Kültürel Miras ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin'de Asu Aksoy ve Burçin Altınsay, 2025’in son programında kültürel miras ve koruma gündeminde yıl boyunca ele aldıkları başlıkları ana temalar etrafında değerlendiriyorlar.
2025’in bu son programında, geçtiğimiz bir sene boyunca kültürel miras ve koruma gündeminde neleri konu edindiğimize kısaca değerlendirmeye çalışıyoruz. Kronolojik değil, daha ziyade ana temalar etrafında bu değerlendirmeyi organize ettik.
![]()
2025 yılına girdiğimizde karşımıza çıkan ilk mesele Marmara’nın çeşitli yerlerinde denizin üstünde ve özellikle suyun altında görülen müsilaj vakalarıydı. Biz de Marmara’nın son durumunu nedir, 22 maddelik eylem planında neden ilerleme kaydedilemedi, acilen ne tür tedbirler alınması gerekiyor, Marmara Denizi doğa değerlerini nasıl koruyacağız soruları ile 2025 yılını açtık. Bu konuya Mayıs sonunda müsilaj tekrar görülünce tekrar döndük. Marmara denizinin kirlilik krizi ile bağlantılı bir konu olan Marmara Denizi ve Adaların Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) ilanına ilişkin devam etmekte olan yargı sürecinde gelinen son noktayı da Temmuz ayında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun verdiği karar üzerine değerlendirdik ve kurul sonuç olarak adaların karasal alanlarının da ÖÇKB sınırlarına dahil edilmesine hükmetmişti.

Mart ayında gündemimiz Saraçhane oldu. 19 Mart 2025 Çarşamba günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimine yapılan benzeri görülmemiş antidemokratik müdahale üzerine demokratik hakları savunan, baskılara direnen binlerce insanın günlerdir toplandığı Saraçhane Meydanı’nın tarihsel önemine ve de bu meydana yerleşmiş olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yerel yönetim olarak günümüzde taşıdığı role ve önemine ilişkin değerlendirmeler yaptık konuklarımızla. Bu değerlendirmelerimizde odağımızdaki bir başlık Nisan ayında ev hapsi şartıyla tahliye edilen İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat’ın 2019’da kurulmasında öncülük ettiği İBB Miras’ın ilkelerini, amaçlarını, uygulamaya koydukları önleyici ve sürekli koruma ve tarihi varlıkları hayata yeniden kazandırma yaklaşımları oldu.

13 Nisan itibarıyla Antalya Arkeoloji müzesi gündemimizin merkezine yerleşti. Hatırlanacağı gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya Arkeoloji Müzesi’ni yıkıp yerine yeni bir müze yapmak istediğini bir lansman toplantısında ilan etmişti. Programlarımızda konuklarımızla 1960'larda gelişen modern mimari düşüncenin önemli bir örneği olan Antalya Arkeoloji Müzesi yapısının önemini ve Antalyalılara mal olmuş bu kültür varlığının müzakere edilmeden, tartışılmadan tepeden bir kararla yıkılmak istenmesini ele aldık. Antalya Arkeoloji Müzesi projesinin o dönem ortakları Sami Sisa ve Metin Hepgüler ile birlikte müellifi ve tasarımcısı olan Doğan Tekeli ile bu kültür varlığının gerekli iyileştirmeleri ve güçlendirmeleri görerek gelecek kuşaklara aktarılmasının neden önemli olduğunu konuştuk. Doğan Tekeli ile birlikte Antalya Arkeoloji Müzesi Müze Çalışma Grubu ve Antalya müzesini korumak için sesini yükselten sivil toplum kuruluşları, uzmanlar, akademisyenler, herkes bu modern mimarlık mirasını yıkmadan güçlendirmek ve çağdaş yaşama uyarlamak mümkün; Antalya Arkeoloji Müzesi’nde bu başarılabilir, diye seslenmekteydi, biz de bu sesleri programlarımıza taşımaya çalıştık. 17 Eylül’de Antalyalıların büyük çabalarına, bütün itirazlara, açılan davalara, birlikte çalışma ve ortak düşünce üretme önerilerine karşın 1964 yılında Türkiye’de yarışmayla elde edilen ilk müze yapısı olan modern mimarlık eseri Antalya Arkeoloji Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı kararı ile yıkıldı.

2025 boyunca programlarımızda tekrar tekrar ele aldığımız bir tema “rekonstrüksiyon” meselesi oldu. Karaköy’de yıllar önce sökülerek yerinden kaldırılmış olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii'si ya da Raimondo D’Aronco’nun camisinin yeniden inşa edilmesine yönelik projeden tutun Dünya Mirası Edirne Selimiye Camii'nin kalemişlerinin restorasyonuna bir rekonstrüksiyonuönerisi ile müdahale edilmesi bizi bir hayli meşgul etti. Konu, Selimiye Camii’nin ana kubbesinde mevcut izleri bulunan 18. yüzyıla tarihlenen kalemişlerinin bütünlenmesine yönelik restorasyon uygulamaları Bilim Kurulu ve Koruma Kurul onayları alınarak tamamlanmışken, "Selimiye Camii Kalemişi Rekonstrüksiyonu Önerisi” adı altında bir müdahale ile sürecin durdurularak yapılan bu uygulamaların kaldırılması ve yerine Mimar Sinan’ın yaklaşımını temsil eden yeni bir kalemişinin yapılmak istenmesi idi.

Türkiye Mimar Mühendis Odalar Birliği Mimarlar Odası ve Gaziantep Kent Konseyi’nin 7- 8 Şubat 2025’te Gaziantep’te “6 ve 20 Şubat Depremlerinin 2. Yılında Deprem İllerinde Mimarlık Planlama ve Afet Yönetimi” başlıklı düzenlediği Arama Konferansı ve Sempozyumu deprem afetinden öğrenilmesi gerekenlerin etraflı bir şekilde ele alınması bakımından önemli bir çabaydı. Konuğumuzla, arama konferansında ele alınan afet öncesi ve sonrası hazırlık, imar ve yapı denetimi, güçlendirme ve koruma, arama-kurtarma, hasar tespit, afet yönetimi, altyapı planlaması ve sivil toplumun afet çalışmaları gibi çok kapsamlı başlıklara ilişkin çıkan tespitleri ele aldık. Deprem afeti sonrası Antakya’da özellikle sivil girişimler tarafından yürütülen farkındalık yaratma, hafızaya sahip çıkma, dayanışmayı güçlendirme ve katılımcı planlama ve restorasyon çalışmalarına konuklarımızla kulak vermeye çalıştık. Dünya Anıtları İzleme (World Monuments Watch- WMW) 2025 Listesi’ne Antakya’nın tarihi şehir olarak seçilmesi bu tür sivil çabalar sayesinde gerçekleşti. Listeye adaylık çalışmasını yürüten konuklarımızla neredeyse %90'ının deprem ve ardından gelen ‘temizlik’ hareketi sonucu yıkıldığı Antakya şehri için bu Listede yer almanın tarihi kentsel kimlik ve kültür mirasının korunması bakımından etkisinin ne olacağını konuştuk. Parantez içinde 2025 yılında 39 ülkeden 200 küsur aday arasından 29 ülkeden 25 miras alanı ve anıtın girdiği Dünya Anıtları İzleme Liste’sine 2025 yılında büyük bir sürpriz ile ay da dahil edildiği, evet bildiğimiz gökteki AY. Kültürel miras gündeminin uzaya açılmasına da böylece tanıklık etmiş olduk. ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi) Uluslararası Havacılık ve Uzay Mirası Bilimsel Komitesi’nin çabalarıyla Ay’ında kültürel miras varlığı olarak korunması gerektiği anlaşıldı. Parantezi biraz uzatıyoruz; ICOMOS, 6 Ocak 2023 tarihinde Uluslararası Havacılık ve Uzay Mirası Bilimsel Komitesi (ISCoAH) başlıklı yeni bir Uluslararası Bilimsel Komite kurduğunu duyurmuştu. Bu duyuru ile ICOMOS'un miras çalışmaları artık dünyadaki havacılık ve uzay ile ilgili tesislerden Ay'a ve Güneş Sistemi'ne kadar uzanıyordu! ISCoAH komitesinin misyonu, insanlığın dünyadaki, yörüngedeki ve uzaydaki somut ve somut olmayan havacılık ve uzay mirasının tanımlanmasını, araştırılmasını, korunmasını, muhafaza edilmesini ve sürdürülebilir yönetimini kolaylaştırmak. Komitenin odak noktası insanlığın kozmostaki mirası ve hepimizin ortak bir şekilde gökyüzü ve uzayla ilgili kültürel ve teknik anlatılara katılımımızın sağlanması. Kahramanmaraş ve Hatay merkezli 6 ve 20 Şubat 2023 depremleri ardından, iki sene sonra, Antakya’da kültürel mirası yaşatmak çabalarında ümit verici birçok projeyi programımızda konuklarımızdan dinledik. Yas devam ederken yıkıntılar içinde hayata geçirilen Antakya Ortodoks Kilisesi restorasyon çalışmalarını,doğal ve kültürel miras beşiği Hatay’da barınma, kent ve kültürel miras hakları savunuculuğundaki gelişmeleri, katılımcı mimarlık ve planlama projelerini, deprem sonrası iyileşme sürecine sanat yoluyla nasıl katkıda bulunabiliriz sorusundan hareket eden sanat çalışmalarını, depremde kaybedilenleri unutmamak için girişilen deprem anıtı projesini, “Antakya Ses hafızası” projesini konuklarımızla konuştuk.

2025 yılı kültürel miras ve koruma gündemine birden düşen bir başlık da Büyükada Rum Yetimhanesi’nin İstanbul Rum Patrikhanesi tarafından ‘turizm’ ile işlevlendirilmesi kararı oldu. 2021 yılında Büyükada Rum Yetimhanesi ile ilgili olarak Açık Radyo’da yaptığımız programımızın başlığını Büyükada Rum Yetimhanesi Geleceğe Ne Söyleyecek? diye koymuştuk. 2025’te, turizme devredilmesi planlanan Büyükada Rum Yetimhanesi kültür varlığı geleceğe ne söyleyebilecek? diye tekrar sorumuzu konuklarımıza sorduk. “Avrupa’nın Tehlike Altındaki 7 Kültürel Miras Alanı” listesine girmiş olan Yetimhane’ye ilişkin yıkılarak yeniden yapılmasını içeren böyle bir kararın uluslararası kabul görmüş koruma ilkeleri çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, yıkılarak yeniden yapılması fikrinden vazgeçilerek kapsamlı bir koruma anlayışı ile geliştirilecek bir restorasyon yaklaşımının gerekli olduğunu, katılımcılarımız kapsamlı değerlendirmeleri ile talep ettiler.

Gündemimizdeki bir diğer konu Haydarpaşa ve Sirkeci Garları'nın Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kültür ve sanat merkezleri olarak yeniden işlevlendirileceği kararı oldu. 20 yıldan bu yana Haydarpaşa’yı gar olarak koruma mücadelesi veren Haydarpaşa Dayanışması aktivistlerinden bu vizyona ilişkin eleştirilerini dinledik. Odağımızda gar sahalarında yapılan söküm müdahalaleri sonucunda ve de ulaşım politikasında bu garların yer almıyor olması bakımından bu iki garın yeniden demiryolu ulaşımının merkezleri olabilir mi, garlar gar olarak kalabilir mi soruları vardı.

2025 yılında gerçekleşen olumlu bir gelişme Ankara’nın “Modern Bir Cumhuriyet Başkentinin Planlanması ve İnşası” başlığıyla Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmiş olması. Geçici Liste Başvuru dosyasının hazırlık çalışmalarını bizzat yürüten ekip üyeleri ile nihayet Ankara’nın modern planlama sürecinin sonucu ortaya çıkmış önemli mimari kültür varlıklarının ve dokularının korunmasının bu sayede mümkün olup olamayacağını konuştuk. Bu kararda dikkat çekici husus ‘planlama’ gibi elle tutulmayan bir pratiğin kültürel miras olarak değerlendirilmiş ve korumaya değer bulunmuş olması. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde 40 yılını dolduran İstanbul’dan öğrenilecek dersleri de programlarımızda konuşmayı ihmal etmedik. 2025 yılını kapatırken birden gündemimizi ele geçiren konu herkesin paylaştığı Ayasofya’nın içine girmiş vinçler, ağır kamyon görselleri oldu. Dünya Mirası anıt eser Ayasofya’nın içine girmiş bu fotoğrafların sosyal medyada yarattığı büyük tepki akabinde Kültür ve Turizm Bakanı’nın yaptığı açıklamalardan Ayasofya’da “Mimar Sinan'dan bu yana gerçekleştirilen en geniş çaplı restorasyon sürecini”nin başlatıldığını öğrendik. Yaptığımız programlarda 1990’larda başlatılan Ayasofya koruma programının içeriği, ileriki dönemlerde nasıl devam ettirildiği ve bugün Ayasofya’nın koruma gündeminin en önemli konularının neler olduğu sorularından başlayarak, bugün kamuoyunda tartışmalara sebep olan Ayasofya’nın içindeki uygulamalarla hedeflenenin ne olduğu, Ayasofya'nın deprem güvenliğini sağlamaya yönelik bir restorasyon programının var olup olmadığı, başlıklarını konuklarımızla ele almaya çalıştık.
Bu uzun hatırlatma notuna dahil edemediğimiz birçok konu daha var. Bunların hepsine Apaçık Radyo'nun internet sitesinde bulunan kayıt arşivimizden erişmek mümkün.


